5 Kasım 2015 Perşembe

Sultan Abdülaziz Cinayeti

Bismillahirrahmanirrahim
Besmeleyi unutan, Allah'ı unutur.

Meşhur Pertevniyal Valide Sultan'dan doğma, Sultan II.Mahmud'dan olma Abdülaziz dünyaya geldiğinde senelerden 1830 idi. 1861'de tahta çıkan Sultan Abdülaziz, Batı Avrupa'ya seyahatlar yapan ilk ve tek Osmanlı padişahıdır. Bu gezileri sırasında bir çok yenilik gördü ve bunu kendi iline de uygulamaya çalıştı. Aynı zamanda o yıllarda henüz 20 yaşında olan genç Sultan Abdülhamid de bu gezide heyette bulunuyordu. Onun da Osmanlı'da yaptığı yenilikler hususunda bu Avrupa seyahatinin etkili olduğunu söyleyebiliriz. Yine Sultan Abdülaziz, Yavuz Sultan Selim'den sonra Mısır'a giden ilk padişahtı.

Sultan Aziz İngiltere ziyaretinde
Güçlü bir cüssesi vardı. Heybetliydi. Birçok spora meraklıydı. Bilek güreşi, atıcılık ve özellikle güreş hususunda istidad sahibiydi. Zamanın kırkpınar başpehlivanı Kel Aliço ile de 30'a yakın güreş tutmuş, birkaç kere onu yenmeyi başarmıştı.

Yine Avrupa seyahati sırasında Fransa'da bir fuarda gezerken bugün her yerde gördüğümüz yumruk atma makinelerinden görünce meraklanmıştı. Adının ne olduğunu sorduğunda yanındakiler önce söylemek istemeseler de, sonra mahcup bir şekilde "Türk kafası" dediler. Buna bozulan Sultan Aziz yanında kendisi gibi heybetli olan Ali Paşa'ya alete vurmasını emretti. Ali Paşa'nın vuruşuyla, yumruğun gücünü ölçecek olan şerit en yukarı kadar yükseldi ve hududunu kırarak havaya kalktı. Bunun üzerine Sultan Aziz gülümseyerek "hayret ki bir vuruşta dağıldı, bu Avrupalı kafası olsa gerek" dedi.

Sık sık halkın arasında kır gezilerine çıkar, kendisine selam veren tebaasına sürekli karşılık verirdi. Bu hareketleri sebebiyle zamanında sevilen bir padişah olmuştu.

Ancak muhakkak ki düşmanları da vardı. Özellikle yönetimdeki bazı kadrolar, veliaht Sultan V.Murad'ın görüşlerini ve akli melekelerinin sınırlı olduğunu bildikleri için onun padişah olmasını istiyorlardı. Önce 10 Nisan 1876'da medrese talebeleri kışkırtılarak sokak olayları ve yürüyüşler düzenlendi. Bu olayların sonucunda başta Mahmud Nedim Paşa olmak üzere bir çok devlet adamı görevinden alındı veya istifa etti.

Yerlerine gelenler, darbeyi planlayan serasker Hüseyin Avni Paşa, nazır Mithat Paşa ve şeyhülislam Hayrullah efendi oldu. Sultan Murad ile de sürekli görüşme halindelerdi.

30 Mayıs sabahı Dolmabahçe sarayı basıldı. Aynı zamanda deniz tarafından da gemilerle sarayın etrafı sarıldı. Emri veren Hüseyin Avni Paşa'ydı. Sultan Abdülaziz yanındaki askerleriyle birlikte çarpışmayı, kan dökülmesini istemeden teslim olmayı tercih etti.

Saray yağmalanırken Sultan Aziz, eşleri ve annesi Pertevniyal Valide Sultan kayıklarla apar topar Topkapı Sarayı'na nakledildi. Ancak Topkapı Sarayı yıllardır kullanılmıyordu, odalar boştu. 3 gün kadar yerde kilim olan bazı odalarda kalan Sultan Aziz ve ailesi, Sultan V.Murad'a br mektup yazarak durumu anlattı. Sultan Murad da onları Feriye Sarayı'na aldırdı.

Ancak binbir zahmetle darbe yapıp indirdikleri Sultan Aziz'in yerine, Sultan V.Murad'ı bir türlü padişah olarak ilan edemediler. Akli melekelerinin sınırlı olması nedeniyle hal ve hareketleri bozuktu. Halk arasında bir kılıç kuşanma töreni yapıp bu hallerin görünmesini istemiyorlardı.

Bu durumlar ve Sultan Aziz'in hali halk arasında yüksek sesle konuşulmaya başlanmıştı. Ayrıca nakledildiği Feriye Sarayı(bugünkü Galatasaray Üniversitesi) boğazın merkezindeydi ve halkın rahatlıkla görebildiği bir yerdeydi. Darbeci paşalar, halkın tekrar Sultan Aziz'i istemesi ve ayaklanması endişesine kapıldılar.

Sultan Aziz canından da korkar olmuştu. Sürekli ibadet ve kıraatla meşgul oluyordu. Yanından revolverini ve Sultan III.Selim'den kalma palasını hiç ayırmıyordu. Ancak 3 Haziran cumartesi günü silahları da elinden alındı.

Ertesi sabah Sultan Aziz'in odasından gelen çığlıklar üzerine Pertevniyal Valide Sultan odaya girdiğinde iki bileği de kesilmiş halde yerde yatan oğlunu gördü. Masada Yusuf Suresi açık olan bir Kur'an vardı. Henüz can çekişen sultanın yanında annesi çıkarıldı. Herhangi bir doktorun olaya yetişemediği söylendi. Ancak boğazın karşı kıyısındaki yalısında oturan Hüseyin Avni Paşa olayı haber alıp yetişti(!) ve hala hayatta olan Sultan Aziz'i yan taraftaki karakola taşıttı. Sultan orada can verdi.

Ölümüne kadar herhangi bir tıbbı müdahale yapılmadı. Hüseyin Avni Paşa, sakallarını düzeltmek için istediği bir makasla bileklerini kestiğini söyledi ve kayıtlara bu şekilde geçirildi. Raporu onaylamasını istedikleri iki doktor da durumun farklı olduğunu söylediler ve onaylamak istemediler. Doktorlardan birinin hemen Trablusgarp'a tayini çıkarıldı. Diğeri de görevinden azledildi ve başka iki doktor getirilip rapor onaylatıldı.

Cenazeyi yıkayan imamların söylediklerine göre ise Sultan Aziz'in sakalının bir kısmı yolunmuş, ağzındaki dişlerden ikisi kırılmıştı. Sol göğsünün altında büyük bir çürük vardı.

Annesi Pertevniyal Valide Sultan kesinlikle oğlunun saraya alınan cellatlar eliyle öldürüldüğünü iddia etti. Hatta o gün üzerinden çıkan kanlı elbiselerini ve çamaşırlarını bir sandıkta sakladı. Bu elbiseler yıllar sonra Topkapı Sarayı depolarında bulundu.
Kanlı kıyafetler
Kanlı kıyafetler
Kanlı kıyafetler


Olaydan aylar sonra tahta çıkan Sultan II.Abdülhamid Han da hemen Yıldız Mahkemeleri'nde bir dava açtırdı. Zira o da Sultan Aziz'in intihar ettiğine inanmıyordu. O günün delilleriyle yapılan yargılama sonucunda(Sultan Aziz'in hizmetçilerinden biri de cinayet lehinde şahitlik etmiştir.) olayın bir katl olduğu sonucuna varıldı. İçlerinde Mithat Paşa'nın da bulunduğu 9 sanık hakkında idam kararı verildi ancak Sultan Abdülhamid hep yaptığı gibi bu idam kararlarını sürgüne çevirdi. Sanıklardan bir diğeri olan Hüseyin Avni Paşa'nın da Süleymaniye'de olan kabrine dokundurtmadı.


Olayın belki özeti, Sultan Aziz'le dalga geçer gibi poz veren askerlerin fotoğrafıdır. Saray fotoğrafçısı Vasilaki Kargopulo'nun çektiği bu fotoğrafta Sultan Aziz azlinin ardından bahçıvan kıyafetleriyle otururken, arkasında iki asker dirseklerinin Sultan'ın omuzlarına koymuş bir şekilde poz verir. Askerlerden birinin sağ eli, ceketinin düğmelerinin arasına girmiş bir şekilde bulunur.

Allah bu pehlivan padişahın şehadetini kabul etsin. Bir insan iki bileğini de makasla kesebilir mi, cesedinden çıkan kan bunu bize anlatır mı gibi sorulara bizim ilmimiz yetmez. Ancak bu gibi araştırmalar için de Talha Uğurluel, Necdet Sakaoğlu, Mustafa Armağan gibi kişilerin kitaplarını tavsiye ederiz.

Kendisi şu an babası II. Mahmud'un yaptırdığı türbede babası ve yeğeni Sultan Abdülhamid'in arasında yatmaktadır. Kapanışı o günlerde halkın dilinde ağıt olmuş şu sözlerle yapalım:

Seni tahttan indirdiler/Beş çifteye bindirdiler/Topkapı'ya gönderdiler/Uyan Sultan Aziz uyan/Kan ağlıyor bütün cihan.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder